Yazmak; bir şeyi gece gündüz, durmaksızın dillendirmektir, o şeyi tarihe çivi ile kazımaktır.
Bir ders kitabı yazarsınız. Yıllar sonra bir öğrenci gece yarısı ders çalışıyorken ona anlamadığı konuları anlatırsınız, görünmez bir elle sırtını sıvazlayıp yardımcı olursunuz, hiç haberiniz olmadan.
Bir makale yazarsınız. Hiç tanımadığınız biri, bir konuyu araştırırken makalenize rastlar, okur. Anlatırsınız... Belki de kafasındaki bir çok soru işaretine cevap bulur, siz artık yaşamıyor bile olsanız.
Bir kitap yazarsınız. Dünyanın bir ucundaki, hatta belki dilini bile bilmediğiniz birileri, yolculuğunu sizin kitabınızı okuyarak değerlendirmek ister. Ona yol boyu bir şeyler anlatırsınız, yol arkadaşı olursunuz. Hiç farkında olmadan.
Sosyal medyada bir şey yazarsınız. Siz belki ne yazdığınızı bile unutmuşken birisi paylaşımınıza rastlar, siz hala durmaksızın o şeyi söylüyor olursunuz.
Bir düşünceyi söz ile ifade etmek, o düşünceyi bir kez söylemektir. Yazı ile ifade ettiğinizde ise o düşüncenizi kaç kere anlattığınızı ve daha daha kaç kere anlatacağınızı hiç bilemezsiniz.
Üretmek, okumak, yazmak zordur, zahmetlidir, konfor alanının dışına çıkmaktır. Yazmak; okumaya ve okuyan insana, emeğe ve üretmeye değer vermektir. Değerli bir iş için çekilen zahmetin, verilen emeğin boşa gitmeyeceğine inanmaktır.
"Kaleme ve onunla yazdıklarına andolsun..." Kalem Suresi / 1. ayet
"O, kalemle yazmayı öğretendir." Alak Suresi / 4. ayet
Yazmak; gelecekte yaşamaktır. Gelecek için de iyi bir şeyler yapmanın gerekliliğine inanmaktır, anı yaşayıp yok olup gitmemektir. Düşünceleri bugün, yarın, bir hafta sonra, bir ay sonra, yıllar hatta yüzyıllar sonra, hiç tanımadığınız insanlara, hiç tahmin etmediğiniz zamanlarda, hiç bilmediğiniz mekanlarda hala anlatmaya devam etmektir.
"Eğer bu dünyada kalıcı bir şeyler bırakmazsanız, yeryüzünde adınızı anan son kişi de öldüğünde, hiç yaşamamış gibi olacaksınız."
Yorumlar
Yorum Gönder