Kuran
insanın dünya hayatında iki yolunun olduğundan bahseder (Yunus/25, Yasin/60)
Yani hayatta
iki yol vardır insanın izlediği.
*Allah’ın
gösterdiği hayra giden yol -ki bu kısa vadede zor olandır-
*Şeytanın
sevk ettiği yol -kolaycılık, çıkarcılık yolu-.
İnsan hayır
yoluna baş koyduğunda karşısına elbette sarp yokuşlar çıkacaktır. İşte bu sarp
yokuşlar; insanın imtihanıdır, iradesinin ve kararlılığının ölçüsünü ortaya
çıkarır. Allah Beled Suresi’nde sarp yokuşun ne olduğunu sormakta ve devamında
ne olduğunu yine kendisi açıklamaktadır:
Beled
Suresi;
12- Sen sarp
yokuşun ne olduğunu bilir misin?
13- Köle
azad etmektir (insanoğlunu bütün sömürü ve boyunduruklardan kurtarıp özgürlüğe
kavuşturmaktır).
14- Yahut aç
olduğu halde elindekiyle başkalarını doyurmaktır.
15-
Yakınlığı olan bir yetimi,
16- Veya
muhtaç bir yoksulu.
17- Sonra
iman etmek, güçlüklere göğüs gerip acıları paylaşmak ve merhameti tavsiye
edenlerden olmaktır.
18- İşte
bunlar -sağduyulu hareket ederek, Allah’ın kitabına iman edip hayata
geçirenler, güçlü hale gelenler- hayırlı sonuca kavuşanlardır.
Köle Azad Etmek Nedir?
Köle azad
etmek salt zindanlardan, mahsenlerden elleri ayakları prangalı köleleri
kurtarmak mıdır? Öyle olsaydı mesajı evrensel olan Kuran’ın bu emrini günümüzde
uygulamak mümkün olmazdı. Köle azad etmek günümüzde “İnsanoğlunu bütün sömürü
ve boyunduruklardan kurtarıp özgürlüğe kavuşturmak, zihnen/fikren/bedenen
hakları elinden alınarak köleleştirilen insanları uyandırmak; bir kulun, bir
arzunun veya bozuk bir yapının kurbanı veya kölesi olarak yaşamaktan
kurtarmak.” şeklinde yorumlanabilir.
- Örneğin engelliler var. Evden çıkamayıp adeta hapis hayatı yaşayan engellilere akülü sandalye hediye etmek, yatağa mahkum engellinin ailesini rahatlatacak araçlar almak; onları özgürlüğe kavuşturmaktır.
- Ya da kocasından sabah akşam şiddet gören, eziyete uğrayan ama maddi imkanları olmadığı ve çocukları için gelecek kaygısı duyduğundan boşanmayı da göze alamayan bir kadına kol kanat germek, destek olmak, çocukların geleceklerini garanti altına alacak imkanlar sağlamak; mazlumu tutsaklıktan, zalimden kurtarıp özgürlüğüne kavuşturmaktır.
- Maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamayan, özellikle de aile baskısı yüzünden okumasına izin verilmeyen kız çocuklarının okuması için ön ayak olmak, onlara maddi/manevi destek sağlamak; kendi hayatlarını kazanmalarına, kimsenin boyunduruğu altına girmek zorunda kalmamalarına en önemlisi de zihnen özgür, toplumda söz hakkı olan özgüvenli bireyler olabilmelerine aracı olmaktır.
- Onurlu bir şekilde hayatını kazanamayan birine iş imkanı sağlayıp onu onursuz yaşamdan kurtarıp alın teriyle, emekle hak ettiğini kazanmasını sağlamak onu özgürlüğüne kavuşturmaktır.
- Okuma yazma bilmeyen birine okuma yazmayı öğretip her türlü kaynaktan yararlanabilmesini, farklı fikirler duyabilmesini/okuyabilmesini, özgür düşünebilmesini sağlamak özgürlüğe kavuşturmaktır.
- Ya da okuma yazması olsa bile araştırmaya, okumaya, düşünüp sorgulamaya meyletmeyen birini farklı fikirlerle en önemlisi de Allah’ın mesajıyla tanıştırıp onu okumaya/anlamaya yönlendirmek, bağnaz fikirlerin tutsaklığından kurtarıp büyük bir özgürlüğe kavuşturmadır. Düşünce özgürlüğünden daha büyük bir özgürlük olabilir mi?
Köle Azad
Etmek Neden Sarp Yokuş Olarak Adlandırılmıştır?
* Çünkü
öncelikle kazandığından bir kısmını muhtaçlara ayırman, elinin cebine gitmesi
demektir.
* Zalime
“dur” deme cesareti gösterebilmeyi yani güçlü olana karşı bir dik duruş
sergileyebilmeyi gerektirir.
* Çoğunluktan
olup etliye sütlüye karışmadan, rengini belli etmeden, suya sabuna dokunmadan
kısacası kimsenin rahatını bozmadan kolay bir şekilde yaşamayı seçmek yerine
azınlıktan olmayı -zor olanı- yeğlemektir.
* “Herkes
benim tarafımda olsa da Allah benim yanımda değilse yalnızım. Ancak kimse
yanımda olamasa bile eğer ben Allah’ın ilkelerine uyuyorsam ve sonucunda Allah
beni destekliyorsa en güçlü benim.” cümlesini ilke edinmektir.
Bu kolay
değildir çünkü; bazen dışlanmayı, bazen alay edilmeyi, bazen tek başına
kalmayı, iftiralara uğramayı göze alabilmek demektir. Ancak Kuran’da bir çok
yerde ve yukarıda bahsi geçen Beled Suresi’nin 18. ayetinde de dediği gibi
huzurlu bir yaşam ve mutlu bir son vaadi, tüm bu zorlukları, yani sarp yokuşu
göze alabilenler içindir.
“Allah iman
edenlerin dostu ve destekçisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa
çıkarır…” 2/257
“…Allah
kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü
olandır, aziz olandır.” 22/40
“ ‘Korkma’
dedik. Muhakkak ki sen üstün geleceksin”
20/68
“Eğer siz
elçiye yardım etmezseniz, o zaman bilin ki, ona yine Allah yardım edecektir.
Tıpkı Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, onu yurdundan sürüp
çıkardıkları zaman yardım ettiği gibi; ki o gün o, yalnızca iki kişiden biriydi
ve bu iki kişi saklandıkları mağaradayken elçi, arkadaşına “Üzülme” dedi,
“Allah bizimle beraberdir.” Ve derken Allah, ona katından bir huzur ve bir
güven duygusu bahşetti. Onu sizin göremeyeceğiniz ordularla destekledi ve
böylece Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin davalarını bütünüyle
alçalttı. Allah'ın davası ise, böylece her zamanki gibi üstün ve yüce kaldı.
Çünkü Allah, daima üstündür ve yaptığı her şeyi yerli yerince yapar.” 9/40
Sarp Yokuş;
Firavunun Yanında Boyunduruk Altında Olup Da Mükellef Bir Sofraya Oturmaktansa, Musa’nın Yanında Olup Özgürlüğü Tercih Etmek, Tek Çeşit Yemeğe Razı Olmaktır.
İçlerinde
İsrailoğulları’nın da olduğu Mısırlılar, yeni bir yurt arayışı ile Musa
önderliğinde Mısır’dan çıkarlar. Kölelikten kurtulup özgürce yaşayacakları
yurda doğru ilerlerken türlü döneklikler yaparlar.
‘Özgürlüğün riskine’
katlanamayıp, ‘hür ve bağımsız olacağız diye böyle çöllerde sürünmektense
tekrar eski kölelik günlerine dönmek daha iyi’ diye düşünürler ve Musa’yı yarı
yolda bırakıp dönmek isterler.
“Şöyle
demiştiniz: “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe katlanamayacağız; Rabbine yalvar da,
yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın.” Musa da; “Hayırlı olanı daha aşağı olana
tercih mi ediyorsunuz? Mısır’a geri dönün, orada istediğinizden var.” demişti.
Allah’ın gazabına uğradılar, onlara zillet ve alçaklık damgası vuruldu…”
2Bakara/61
“Tek çeşit
yemek” azlığı, sadeliği -zor olan sarp yokuşu- temsil ediyor. “Yerin bitirdiği
şeyler” ise çokluğu, türlü türlü yiyecekleri ifade ediyor.
“Firavun bizi bolluk
içinde yaşatıyordu. Önümüze her türden yiyeceği koyuyordu. Köleydik ama bolluk
ve refah içindeydik. Şimdi özgür olduk ama tek çeşit yemeğe talim ediyoruz.”
demek istiyorlar.
Allah
“özgürlüğün” değerini gösteriyor; kendi şerefi ve haysiyeti ile yaşamanın
yollarını öğretiyor. Fakat onlar köleliği, özgürlük uğruna az ile tamah edip
sarp yokuşa göğüs germeye tercih ediyorlar.
Sarp Yokuş;
Hakkındaki Dedikoduları, İftiraları Göze Alıp Yalnız Kalarak Hz. İsa’yı Tek Başına Hurma Ağacından Destek Alarak Zorluklarla Doğurmaktır.
Meryem
Suresi:
19- Cebrail
Meryem’e “‘Ben Rabbinin elçisiyim,' dedi. 'Sana tertemiz bir oğul bağışlamak
için geldim.'
20- Meryem,
“Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım hâlde, benim
nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
21- Melek:
“Gerçek, dediğin gibidir. Ama Rabbin buyurdu ki: O çocuk olma meselesi, bana
göre kolaydır. Hem o olacak çocuğu, insanlara kudretimizi gösteren bir alamet
ve tarafımızdan bir rahmet kılmak için, bunu yapacağız. Ve bu Allah tarafından,
önceden karara bağlanmış bir hükümdür.”
22- Böylece
Meryem, O çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekilip gitti.
23- Derken
doğum sancısı, O'nu bir hurma ağacına dayanmaya sürükledi de o zaman: “Keşke bu
durum başıma gelmeden önce ölseydim de, unutulup gitseydim!” dedi.
26- Artık
ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: “Ben, çok
merhametli olan Allah'a konuşmama orucu adadım; artık bugün hiçbir insanla
konuşmayacağım.”
27-
Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem!
Çok çirkin bir şey yaptın!”
4Nisa/156-
Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın
peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini
mühürledik.
Sarp Yokuş;
Alay Edilmelere, Dalga Geçilmelere Rağmen Şehrin Ortasında Gemi İnşa Edebilmektir.
“Nuh’a: ‘Bizim
gözetimimiz altında ve sana vahyettiğimiz yöntemlerle, seni ve seninle beraber
olanları kurtaracak olan gemiyi yap’ diye vahyettik…” 23/27
“Ve böylece
Nuh, gemiyi yapmaya başladı. O bu işle uğraşırken, kavminin ileri gelenleri,
her ne zaman yanından geçseler onunla alay eder, eğlenirlerdi. O da onlara: ‘Siz
bizimle alay ediyorsanız bilin ki, sizin alay ettiğiniz gibi biz de, yaklaşan
azapla sizinle eğlenip alay edeceğiz’ derdi.” 11/38
Sarp Yokuş;
“Zulüm Bizdense, Ben Bizden Değilim!” Diyerek Uğrayacağı Zarar Ve Tepkilere Rağmen Amerika’daki Konforlu Yaşamından Vazgeçip Filistin’de Canı Pahasına İnsan Hakları Mücadelesi Vermektir.
“16 Mart
2003’te ISM (International Solidarity Movement-Uluslararası Dayanışma Örgütü)
gönüllüsü ABD'li bir barış aktivisti olan 23 yaşındaki Rachel Corrie, İsrail
ordusunun Filistin Gazze Şeridi’nde bir doktorun evini ve ailesini yok etmesini
engellemeye çalışırken, bir askeri buldozer tarafından ezilerek yaşamını
yitirdi.”
Koca yürekli Rachel Corrie'nin 10 yaşında ilkokuldan mezun olurken yaptığı takdir edilesi konuşma:
Sarp Yokuş;
Herkesin Görüp Geçtiği Ama Kimsenin Karşı Çıkma Cesareti Gösteremediği, Duygu İstismarcısı Din Tüccarlarına Karşı Çıkma, Halkı Bu Konuda Uyarma Cesaretini Canı Pahasına Gösterebilmektir, Üstelik De Afganistan’da Yaşayan Bir ‘Kadın’ Olarak
Farkhunda,
27 yaşında bir Afgan kadınıydı. Öğretmen olacaktı. 19 Mart 2015 tarihinde bir
caminin önünde muska satan bir molla ile tartışmasının bedelini bir grup öfkeli
din tacirleri/mukallitler tarafından linç edilerek ödedi. Taşlar ve sopalarla
feci şekilde dövüldü, yerlerde sürüklendi, bir çatıdan aşağı atıldı, arabayla
çiğnendi ve benzinle yakılarak can verdi!
Peki, ne
yapmıştı Farkhunda? O, bir molladan kötülükleri kovmak için muska satın alan
kadınları bunlara para vermeyin, bunların İslam'da yeri yoktur diye uyarmıştı
sadece. Çocuğu olmayan, hastalıklarından kurtulmak isteyen zavallı insanların
kâğıt parçalarından medet ummasını doğru bulmuyordu. Bunu gidip o caminin
önünde o din satıcısıyla tartışma cesaretini göstermişti Farkhunda.
Kesesini
doldurmak için küçük kâğıt parçalarına dua yazıp insanlara hap gibi din satan o
mollanın bir kadının cüreti karşısında afallayıp "Kuran yaktı bu kadın!"
iftirasıyla ortalığı velveleye vereceğini ve bunun sonucunda oraya toplanan bir
grup mukallit tarafından vahşice linç edileceğini bilebilir miydi?
"Ben
bir Müslüman'ım ve Müslümanlar Kuran yakmaz!" diye feryat etti ama
dinletemedi. Vahşeti durdurmak için çevredeki polislerden yardım isteyen birkaç
doğru düzgün insanın aldığı cevap ise, boş verin bu da İslam düşmanlarına ibret
olsun şeklindeydi. O öldürülürken, bedeni paramparça edilirken öylece bekledi
polisler.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10205648821291776&set=a.1829642112756.2099071.1591457461&type=3&theater
Sarp Yokuş;
Evladını Kaliteli İnsan, İdeal İnsan Olarak Yetiştirebilmek İçin Azami Çaba Göstermektir.
Çocuk doğar
ve iyi kötü bir şekilde büyür. “Saldım çayıra mevlam kayıra” şeklinde çocuk
büyütmek kolay olandır. Ancak iyi çocuk, iyi insan, kaliteli birey
yetiştirebilmek başlı başına bir iştir. Ciddi ciddi emek vermek, üzerine kafa
yormak, büyük mesai ve enerji harcamak, araştırmak, okumak, önce kendini bu konuda geliştirmek gerekir. İşte bu zorluğu göze alamayanlar, sarp yokuşu
çıkamazlar.
Sonuç
Unutulmamalıdır
ki Allah, inanıp iman eden, sarp yokuşu tırmanmayı göze alıp iyi işler yapan,
Allah’ın dinini destekleyen müminlerin; yollarını açar, onlara başarı kazandırır,
onları geliştirir, güçlendirir. İnsanın çözüm olarak başvurduğu yollar,
başarılı olması için yeterli değildir. Bunlar fiili duadırlar. Bununla beraber
yapılan sözlü dua ve Allah’ın rızası gözetilerek samimiyetle yapılan işler karşılığında
Rabbimiz en hayırlı sonucu yaratır. Dolayısıyla müminin başarmak istediği bir
işte yalnızca Allah’ın yardımına güvenip dayanması, O’na tevekkül etmesi
gerekir. Böyle olunca da, kendinden son derece emin, hiçbir olumsuz gelişmeden
etkilenmeyecek kadar kararlı ve sağlam karakterli bir insan ortaya çıkar.
Samimi iman
eden insanların imanları akla ve vicdana dayalıdır. Bu nedenle, ayetlerde
belirtildiği gibi, “hiçbir kuşkuya kapılmadan” Allah’a teslim olur ve kesin bir
kararlılıkla iman ederler. Her çeşit nimeti sürekli ve karşılıksız veren Yüce
Rabbimiz’in büyüklüğünü kavradıkları için, O’na hiçbir şeyi eş ve ortak
koşmazlar. Allah da kendisine inanan insanları her türlü eksiklikten ve hatadan
arındırır ve ömür boyu yardımı ile destekler.
Merhaba yazınızı yeni okudum ve teşekkür ederi müsade eder misiniz yazınızı eğitimlerimde kullanabilir miyim isim vererek... fahri sarrafoğlu / sarrafoglufahri@gmail.com
YanıtlaSilElbette
Sil