Bergen filminin vizyona girmesiyle birlikte sosyal medya hikayelerinde, radyoda, televizyonda sıkça duymaya başladık bu şarkı nakaratını:
Tanrım kötü kullarını
Sen affetsen, ben affetmem
Bütün zalim olanları
Sen affetsen, ben affetmem
İlk duyduğumdan beri garipsediğim, ama sıkça duyduğum için sürekli dilime takılan ve her seferinde kendi kendime “Bir dakika ben ne söylüyorum farkında mıyım?” dedirten sözler. Şarkının geri kalanında ne diyor acaba diye baktığımda tamamının daha da vahim olduğunu gördüm.
“Ağlatıp da gülenleri, terk edip de gidenleri, sevilip sevmeyenleri, ümidimi kıranları, bu dünyayı yakanları, dar günde bırakanları, boynu bükük koyanları, bütün zalim olanları sen affetsen ben affetmem.”
Şarkı aslında toplumumuzda “Allah’ın affediciliği, Allah’ın merhameti, Allah’ın adaleti” konularının ne kadar yanlış anlaşıldığının bir yansıması ne yazık ki.
Allah'ın merhametini, tasavvufi anlayıştaki gibi herkese, her halükârda sonsuz merhamet şeklinde anlayan bir genel kanı hakim. Kişi dünyayı yakıp yıksa da, insanlara bu dünyayı dar etse de, kan kustursa da, her türlü zalimliği yapsa da affeden adaletsiz bir Allah anlayışı…
Elbette birçok ayette de bildirildiği üzere Allah merhametlidir, affedicidir ancak Allah'ın adaletli oluşu, merhametinden önce gelir. Zalime merhamet, mazluma zulümdür/eziyettir/adaletsizliktir ve Allah asla zalim değildir, zorba değildir, adaletsiz değildir. Aksine Allah dini haksızlıklara, adaletsizliklere, zulümlere karşı mücadele için göndermiş, bunun için peygamberler görevlendirmiş, kitap (hukuk-yasa) indirmiştir.
İslam; her türlü kötülüğü işleyip, hak ve adaletten, vicdan ve merhametten uzak yaşayıp da belirli gün ve gecelerde sayısınca belirli duaları okuyup, ibadetler edip periyodik olarak günahları sıfırlayarak kısa yoldan cenneti garantileme dini değildir. İslam’ı bu şekilde anlayanlar ve anlatanlar bu dini ucuzlaştırmakta, özünden ve amacında koparmakta ve dine en büyük zararı vermektedir.
“…O, affı hak edeni affeder, azabı hak edene de azap eder…” (3-Al-i İmran/129)
“Sakın, Allah’ı zalimlerin edip eylediği şeylerden habersiz sanma.” (14-İbrahim/42)
“Şüphesiz Allah kimseye zerre kadar haksızlık yapmaz.” (4-Nisa/40)
Tebrik ederim. Hem de teşekkür ederim.
YanıtlaSilFilmi izlemedim ama bu şarkı bizim gençlik yıllarımızda çokça terennüm edilen, dolmuşlarda, kafelerde çalınan bir parçaydı. Aynı duyguları o yıllarda ben de yaşamıştım. Maalesef buna benzer daha pek çok şarkı sözleri var ve insanlar farkına bile varmıyor. Çünkü Allah yokmuş gibi yaşamaya öyle bir alışmış ki toplum dinlediğini, konuştuğun ve dahi ne yaptığının bile farkında değil. Sizin gibi genç bir hekimi bu hissiyatla görmek beni ziyadesiyle memnun etti. Allah razı olsun, işleriniz rast gelsin.
Yorumunuz için teşekkürler. İşin aslı, toplum Allah yokmuş gibi yaşamaktan ziyade, Allah hakkında birçok yanlış zana/yanılgıya sahip. Toplumun Allah tasavvuru/algısı, çoğu kez sağlam dayanaktan yoksundur. Oysa Allah, kendisini kitaplarında tanıtmıştır. O'nun hakkındaki yanlış zanlar, çoğu insanı akıllı ve sorumlu davranmaktan uzaklaştırır. Örneğin;
Sil✴️ “ALLAH EŞİTLİKÇİDİR” ZANNI: Allah, herkese eşit davranacağını vaat etmemiştir. Adil olacağını vaat etmiştir.
✴️ “ALLAH, HER HALÜKÂRDA KURTARIR” ZANNI: Allah, günahı ve suçu olmayan masum insanları, çocukları, yaşlıları mutlaka koruyacağını veya kurtaracağını vaat etmemiştir.
✴️ “ALLAH, ÇOK MERHAMETLİDİR, KİMSEYİ CEZALANDIRMAZ” ZANNI: Allah, hiç kimseyi cezalandırmayacağına dair bir vaatte bulunmamıştır.
✴️ “ALLAH YARATIR, SONRA BAŞKA HİÇBİR ŞEYE KARIŞMAZ” ZANNI: Allah, hayata müdahildir; müdahil olduğu içindir ki insanların arasından en güvenilir bulduklarını elçi olarak seçmiş ve onlar, adaleti hâkim kılsınlar diye onlara kitap vermiştir. Doğadaki yasaları işletmektedir.
"İşte Rabbiniz hakkındaki bu zannınız, sizi felakete sürükledi de hüsrana uğrayanlardan oldunuz." 41-Fussilet/19-23
İnandığını iddia ettiği Allah'ı tanıyamamak konusunda şöyle yazmıştım ben de.
YanıtlaSilhttps://bayramist.blogspot.com/2015/12/uzaktaki-tanr.html?m=1