Yersiz Korkulardan Doğan Esaret

Korkularımız ne kadar fazlaysa esaretimiz o denli büyük olur.

İnsanın hayatta birkaç büyük korkusu vardır. Hayati konularda duyulan korkular, belli bir yere kadar gereklidir. Sizi tedbir almaya, dikkatli olmaya yönlendirir, sizi hayatta tutar. Ama rasyonel olmayan yersiz korkular sizi tutsak eder.



Örneğin denizde boğulmak, ciddi ve gerekli bir korkudur. Bundan korkarsanız, derin suda yüzmek için gidip önce yüzmeyi öğrenirsiniz. Ama denizde kulağınıza azıcık bile su kaçmasından korkmak ve bunun için suya hiç adım atmamak yersiz bir korkudur. Evet rahatsız edicidir ama kimse kulağına su kaçtığı için ölmez. Siz bu yersiz korkunuzun esiri olursanız hiçbir zaman özgürce yüzebilmeyi öğrenemezsiniz.



Yüzmeyi öğrenebilmek için kulağınıza su kaçmasını, arada genzinizi yakıcı o tuzlu suyu yutmayı göze almanız gerekir.



İstemeden bir insanın ölümüne sebep olmak ciddi ve gerekli bir korkudur. Bu korkunuz varsa ehliyetsiz araç kullanmazsınız. Ehliyet alma sürecinde araba sürmeyi iyice öğrenmeye çalışırsınız. Önce trafiğe kapalı alanda alıştırma yaparsınız, sonra trafiğin çok yoğun olmadığı yerde... Yeterince deneyim kazandıktan sonra trafiğin yoğun olduğu yerlerde...

Ancak trafiğin yoğun olmadığı alanda araç kullanmayı öğrenirken aracı yokuşta kaldıramamaktan korkmak, yersiz bir korkudur. Ya da aracı istop (stop) ettirmekten korkmak... Evet stresli, trafikte gerginlik yaratan bir durumdur ama ışıklarda aracı tek seferde kaldıramadınız diye kimse ölmez, arkadaki araçlar dünyanın en büyük hatasını yapmışsınız gibi hemen kornaya basmaya başlasalar da bu onların ayıbıdır... Siz, trafikteki diğer araçların ufak hatalarınıza tepkilerinden ya da size araç kullanmayı öğreten kişinin tepkisinden çok korkup çözümü hiç direksiyon başına oturmamakta ararsanız, hiçbir zaman araç kullanma özgürlüğüne kavuşamazsınız.



Özgürlükler kolay kazanılmaz, kimse size özgürlüğü altın tepside de sunmaz. Özgürlüğü elde etmek için bazı bedeller ödemeyi göze almanız, konfor alanınızın dışına çıkmaya cesaret etmeniz ve yersiz korkulardan kurtulmanız gerekir. Evlat gibi büyük bir nimet nasıl ki sancılı bir doğum süreciyle gerçekleşebiliyorsa, özgürlük de öyledir. Özgürlüğünüzü kazanmak için sancılı bir süreç yaşamanız gerekebilir. Ucunda evlat sahibi olmak varken sırf doğumdan korktuğu için buna yanaşmamak nasıl ki yersiz bir korkuysa, özgürlüğe giden yoldaki sancılı süreçten korkmak da öyledir.

Daha önemlisi de önce yersiz korkularımızın farkına varmamız gerekir. Hangi korkunuzun yerinde, hangi korkumuzun yersiz olduğunu anlamak için şu sorgulamaları yapabiliriz:

"Bu çok korktuğum şey başıma gelirse en kötü ne olur? Yani mesela kimse ölür mü, bir başkasına geri dönüşü olmayan büyük bir zarar vermiş olur muyum, telafisi mümkün değil mi?" Daha önceden başınıza geldiyse "O zaman en kötü ne olmuştu, tekrar olursa bununla baş edemez miyim, üstesinden gelemez miyim?"

Korktuğunuz şeyin başınıza gelmesi böyle büyük felaketlerle sonuçlanmayacaksa bir düşünün; sizi özgürlüğünüzü kazanamamanız uğruna korkunuzun esiri yapan şey nedir?


Yersiz korkularımızı fark etmenin bir başka yöntemi de bir başkasından öğrenmektir. Nasıl mı? Etrafınızda sizi süreli belli konularda tehdit eden ve bunu koz olarak kullanan biri var mı? Eğer varsa büyük olasılıkla siz, o kişinin sizi tehdit ettiği konuda yersiz bir korkuya sahipsinizdir. Çünkü hayati, gerekli ve rasyonel korkularınız kolay kolay etrafınızdakiler tarafından koz olarak ve sürekli kullanılmaz.


Örneğin size her sınav öncesi kendi hazırladığı ders notlarını veren arkadaşınız sadece onunla samimi olmanızı istiyor. Eğer başkalarıyla arkadaşlık kurarsanız artık size ders notlarını vermemekle tehdit ediyorsa, bu kişi sizin o ders notlarını alamamaktan çok korktuğunuzun farkındadır -siz farkında olmasanız da- Arkadaşın bu tehdidine boyun eğmek konfor alanını sürdürmektir. Hem hazır notlar geliyor ve sınavlardan yüksek alıyorsunuz hem de halihazırda bir tane arkadaşınız var. Ama bu şekilde onun boyunduruğu altındasınız. Kiminle konuşup konuşmayacağınızı o belirliyor ve size istediğini yaptırabiliyor...

Oysa siz o arkadaşınızın size ders notlarını vermemesinden bu kadar korkmasanız ne olur? Notlarını benimle paylaşman güzel ama bu şekilde benim özgürlüğü kısıtlayamazsın, notları vermesen de olur deseniz? Bununla sizi korkutamayacağını fark eden arkadaşınız, belki kendisi de arkadaşsız kalmak istemediği için bu tehditten ve zorbalıktan vazgeçip hem arkadaşlığı sürdürüp hem de notları vermeye devam edebilir. Ama belki de etmez... En kötü, biraz daha emek harcayarak kendiniz not çıkarmayı ve derslere kendiniz çalışmayı öğrenirsiniz. Bir de arkadaşsız kalabilirsiniz. Ama belli mi olur belki de size prangalar vurmaya çalışmayan daha iyi ve daha fazla arkadaşınız olur. Tabi bunun için konfor alanının dışına çıkıp hiç arkadaşız kalmayı da düzgün not çıkarmayı öğrenene kadar sınavlardan düşük almayı da göze almanız gerekir.


Özgürlük bedava gelmez ama geldikten sonra çok cömert, eli çok boldur...

Yorumlar