
(03.12.2020 tarihinde instagram üzerinden @gerekcelendirilmisinanc hesabı ile bir yayın gerçekleştirdik. Tevhid inancı başta olmak üzere Kur'an'ın öğrettiği düşünce ve inanç sisteminden bahsettik. Yayında "Tevhid" konusunda söylediklerimi aşağıda yazıya aktardım. Dilerseniz buraya tıklayarak yayının tamamını izleyebilir ya da tevhid ile ilişkili kısım için 31:30'dan itibaren dinleyebilirsiniz.)
Kuran’ı anlayarak okumaya başladığımızda karşımıza çıkacak ilk,
ana mesaj, en çok üzerine durulan konu, hatta riayet edilmediği taktirde
Allah’ın affının söz konusu olmadığı bildirilen ilke (4/48,16) “Tevhid” ilkesidir.
Tevhid mesajının verilmediği sure neredeyse yoktur. Yani bir Müslüman dinini,
kitabını doğru anlamak istiyorsa önce tevhid ilkesini çok iyi anlamalıdır.
TEVHİD NEDİR?
Tevhid, yalnızca Allah’a ait olan nitelikleri ve yetkileri
bir başkasına atfetmemektir.
Tevhid sözcüğü, vahid kökünden gelir. Vahid Arapça bir
demek. Yani "Tevhid = Allah birdir, tektir." Peki neyde tektir? Allah kendine has nitelik ve yetkilerde
tektir.
Yani;
1-ALLAH’TAN BAŞKA KİMSE GAYBI BİLEMEZ.
Allah’a has nitelik ve yetkileri sayarken gaybı Allah'tan başkasının bilemeyeceği maddesi bence ilk madde olmalıdır. Çünkü gayb bilgisi konusu, en fazla sömürülen alandır. Büyücü, falcı, müneccim ve evliyalık iddiasındaki birtakım kişiler insanları en çok gaybı bildikleri iddiasıyla sömürür.
Gelelim gaybın ne olduğuna. Gayb; bilinmez, görünmez, duyulmaz, gizli anlamına gelir. Dilimizdeki "kaybolmak" sözcüğü de aynı kökten gelir. "Gayb olmak" tan evrilmiştir.
💧 Duvarın
arkası görünmezdir/gaybdır.
💧 İçinde
bulunduğumuz ortam haricinde başka yerde konuşulanlar duyulamazdır/gaybdır.
💧 Gelecek
herkes için bir bilinmezdir/gaybdır.
💧 Bir
bilgiye, belgeye dayanmaksızın geçmiş hakkında bilgi sahibi olmak
gaybdır….
“De ki göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı
bilemez.” Neml/65
Tevbe/78, Yunus/20, Hud/123, Nahl/77, Hucurat/18 ve daha birçok ayette gaybla ilgili benzer ifadeler geçmektedir.
Ve hatta Allah Kur’an’da peygamberlerin dahi gaybı
bilemeyeceğini bildirmektedir.
“De ki: Ben gaybı da bilmem” Enam/50, Hud/3
“De ki: Eğer ben gaybı bilseydim elbette bundan
faydalanırdım, başıma kötülük de gelmezdi. Ben yalnızca inanan kimseler için
uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” Araf/188
Yukarıdaki ayette altı çizili kısım çok önemli. Gaybı bilmek, geleceği de bilebilmek demektir. Geleceği
görebilen kimse başına gelecek kötülüklerden de sakınabilir. Beş dakika sonra
deprem olacağını bilebilen insan korunaklı bir yere geçer, az sonra trafik kazası
yapacağını bilebilen kişi trafiğe çıkmaz… Başına gelecek kötülükleri öncesinde engelleyebilir. Gaybı bildiğini iddia edenlerin sorunsuz bir hayat yaşaması gerekir. Oysa
peygamberlerin hayatlarına baktığımızda hangisinin güllük gülistanlık, sorunsuz bir
hayat yaşadığını görebiliriz? Tam aksine peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde hepsinin ne zorluklarla dolu hayatlar yaşadığını görüyoruz. Taşlandıklarını, eziyet gördüklerini, suikastlara uğradıklarını, nice felaketlerle mücadele ettiklerini…
2-ALLAH’TAN BAŞKA KİMSE KUSURSUZ
DEĞİLDİR.
Allah’tan başka kimse yanılmaz, şaşmaz, hata yapmaz değildir.
Ne zaman ki bir insanı kusursuz görmeye başlarız, işte o zaman onu putlaştırmaya
başlamış oluruz, fark etsek de etmesek de… Putlaştırmak illa taştan
heykeller önünde secde etmek değildir. Yalnız Allah’a ait olabilecek
nitelikleri yakıştırdığımız her şeyi putlaştırıyoruz demektir.
Kur’an’da peygamberlerin dahi bazı kusurlarına,
yanlışlarına yer verilir Musa peygamberin istemeden de olsa adam öldürmesi, Yunus
peygamberin Allah’ın izni olmadan tebliğ bölgesini terk etmesi gibi.
Kur'an'da bu örnekler bize neden verilmiştir? Allah, bu örneklerle bize aslında şu mesajı vermektedir “Bakın benim
aranızdan seçtiğim en ihlaslı kullarımdan olan peygamberler bile kusursuz
değildi, gaybı bilemezdi. Peygamberlerin dahi sahip olmadığı bu üstün
özellikleri sakın ha başkalarına yakıştırmaya kalkmayasınız!
3-ALLAH’TAN BAŞKA HERKES DOĞA YASALARINA TABİDİR.
Fizik yasaları, biyoloji yasalar, kimya kanunları herkes
için geçerlidir.
Örneğin;
➥ Camdan atlarsan yer çekimi kanunu
gereğince yere çakılırsın.
➥ Elini ateşe ya da kaynar suya sokarsan kimya kanunları gereğince orada bir yanma tepkimesi gerçekleşir ve yanarsın.
➥ Alet kullanmadan uçamazsın.
➥ Aynı anda birden fazla yerde olamazsın.
Eğer bir kişi bu özelliklerden birine sahip olduğunu iddia
ediyorsa yani doğa yasalarına tabi olmadığını söylüyorsa kendisini insanüstü
ilan ediyor demektir. Ya da biz bir kimsenin bu özelliklere sahip olduğunu
düşünüyorsak, o kişiyi gözümüzde insanüstü bir mertebeye koyuyoruz yani
putlaştırıyoruz demektir.
İsra/37 “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne
yeri yarabilirsin ne de boyca dağlara erişebilirsin.”
4-ALLAH HÜKÜM KOYMADA VE YETKİLERİNDE
KİMSEYİ KENDİNE ORTAK ETMEZ.
Yani;
- Bağışlama yetkisi Allah’a hastır. Tövbeleri kabul eden, günahları bağışlayan yalnızca O'dur. Kimse kimsenin günahını affedip kilisenin yaptığı gibi endüljans (af belgesi) verme ya da tövbe alma yetkisine sahip değildir. Ayrıca kimse, kimin hangi tövbesinin Allah katında kabul edildiğini, hangi günahının bağışlandığını bilebilme yetkisine de sahip değildir, bu da gaybi bilgidir.
“Tevbeleri kabul eden, sadakaları alan yalnız Allah’tır.” Tevbe/104
- Haram - helal belirleme yetkisi, dine kural koyma yetkisi yalnız Allah’ındır. Kimse kafasına göre din uydurmamalı. Kimse kendi isteklerini, Allah'ın istekleriymiş gibi göstererek günah/haram ilan etmemeli. Bu, Allah hakkında yalan uydurmak olur.
“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Şu helâldir (dinen meşrû-sevap), şu haramdır (dinen gayri meşrû-günah)," demeyin, yoksa Allah hakkında yalan uydurmuş (Allah’a iftira atmış) olursunuz. Allah hakkında yalan uyduranlar ise asla kurtulamazlar.” Nahl/16
- Herkesin akıbetini yalnız Allah belirler. Yani kimsenin kayırması, torpili, şefaati Allah katında bir şeyi değiştiremez. Kimse kimseyi cehennemden kurtarıp cennete gönderemez. Her kim böyle bir gücünün olduğunu iddia ediyorsa, Allah'tan daha merhametli olduğunu iddia ediyordur. Allah'ın merhamet etmeye layık gördüğü kula kimse O'ndan daha merhametli olamaz. Allah'ın merhametine layık görmediği kişiyi ise kimse Allah'ın gazabından kurtaramaz. Allah, merhametlilerin en merhametlisi, adaletlilerin en adilidir ve kimseye zerre ağırlığınca haksızlık yapmaz (Nisa/40). Peygamberimiz bile kızına "Kızım Fatıma, Babanın peygamberliğine güvenme! Öyle bir mahkeme var ki, ben bile sana yardım edemem.” diyorsa kimse dini lider gördüğü kişiler sayesinde Allah katında "ayrıcalıklı" olacağını sanmamalıdır.
“O gün hiç kimse kimseye yardım edemez. O gün
hüküm yalnızca Allah’a aittir.” İnfitar/19
"Ve hiçbir insanın ötekine en ufak bir yararının dokunamayacağı, hiç kimseden aracılığın kabul edilmeyeceği, hiç kimseden cezasının affı için bedel alınmayacağı ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği günün mutlaka gelip çatacağı takva bilinciyle yaşayın." Bakara/48
TEVHİD NEDEN ÇOK ÖNEMLİ, HATTA EN ÖNEMLİ İLKEDİR?
Tevhid en önemli ilkedir çünkü tüm peygamberler insanları, onlara vurulmuş prangalardan kurtarmak için görevlendirilmiştir. Kimsenin kimseyi sömürmediği, kimsenin zulmetmediği ve zulme uğramadığı, herkesin insanca yaşayabildiği bir dünya inşası için uğraşmışlardır.
İnsanların her türlü sömürüden, prangadan, boyunduruktan
kurtulmasının; özgürce, insan onuruna yaraşır biçimde yaşayabilmesinin mutlak yolu ise tevhidden geçer.
Çünkü;
Yalnız Allah’a kul olan yani yalnız Allah’ı ulu, üstün yüce gören (Allah'tan başkasının gaybı bilemeyeceğine, kusursuz olamayacağına, herkesin doğa yasalarına tabi olduğuna, Allah'ın hüküm koymada ve yetkilerinde kimseyi ortak edinmeyeceğine inanan) insan;
💫Allah'tan başkasının önünde eğilmez, diz çökmez, secde etmez.
💫 Kimsenin elini eteğini öpmez.
💫 Kimseye aklını emanet edip sorgusuz sualsiz itaat etmez.
💫 Malını ve canını Allah’tan başkası kimsenin uğrunda feda etmez.
💫 Kimsenin yörüngesine girmez, kendine pranga vurdurmaz.
💫 Kolay kolay kandırılmaz ve koyun gibi güdülmez.
Sorgulamaya çıktığım bu yolda sizin sayfaniza denk geldim. Güzel ve faydalı bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık Allah razı olsun inşallah
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler.
Sil