Haklılık Zorbalığı

Bir ortamda bir konu hakkında sabırla beklediğiniz söz hakkı sırası size gelmiş ve konuşuyorsunuz, anlatıyorsunuz anlatıyorsunuz... Derken beklemek konusunda sizin kadar sabırlı ve medeni olmayan biri bir anda sözünüzü kesiyor ve konuşmanın ortasına dalıyor. Aklınızdakileri unutuyorsunuz, konsantrasyonunuz bozuluyor, motivasyonunuz gidiyor, öfkeleniyorsunuz. Öfkelenmekte haklısınız, o ise bu durumun haksız tarafı. Ne yaparsınız, daha doğrusu ne yapmalısınız? Sözümüzü kesen kişiye karşı sesimizi yükseltme, bağırıp çağırma, hakaret/küfür etme ya da "Sen ne anlarsın medeniyetten, sen kim medeni olmak kim, sen zaten hep böylesin dinlemeyi bilmiyorsun, dangalağın tekisin..." gibi aşağılayıcı, küçük düşürücü sözler söyleme hakkımız var mıdır?





Bir başka örnekle, trafikte aracınızla hızla gidiyorsunuz. Önünüzdeki araç da süratli ve camı açıp içtiği suyun boş pet şişesini camdan dışarı atıyor. Şişe yere düşmeden o hızla gelip sizin camınıza çarpıyor ve sizin birkaç saniyelik görüş alanınızı kapatıyor, o şaşkınlıkla ve panikle kaza tehlikesi atlatıyorsunuz. Öndeki araç tamamen suçlu, medeniyetsiz, sorumsuz, haksız. Siz ise mağdur ve haklı tarafsınız. Bu olayın sonrasında o aracın önüne geçip kontak kapatarak elinizde levyeyle ona haddiniz bildirme hakkınız var mıdır? Ya da "Dur ben de şunu sinyal vermeden sollayayım, direksiyonu bir anda önüne kırayım da panikleyip sendelemek neymiş görsün!" diyerek sizin de bir başka medeniyetsizlik yaparak kuralları çiğneme ve canları tehlikeye atma hakkınız var mıdır?
 
Cevap: Hayır yoktur. İftiraya uğradığımızda bize iftira atan kişinin evini basıp haddini bildirme hakkımız yoktur. Hata yapan çocuğa şiddet uygulama hakkımız yoktur, çocuk hatasının doğal bedellerini ödemelidir. Eşimiz tarafından aldatıldıysak -canımız ne kadar yanmış olursa olsun- ona zulmetme, hatta canına kıyma hakkımız doğmaz, hukuk ile çözüm arama ve yollarımızı ayırma hakkımız vardır. Örnekler çoğaltılabilir. Bu duruma "haklılık zorbalığı" denir ve bir konuda haklı olmak bize, kimseye zorbalık yapma izni vermez.

Haklıysak, haksızlığa uğratıldıysak; hakkımızın teslim edilmesi için uğraşmalıyız, medeni bir şekilde ve yapıcı olmayı amaçlayarak karşımızdakini uyarmalıyız ancak bir kez mağdur edildik diye bize de başkalarını mağdur etme, başkalarına zulmetme, zorbalıkla hakkımızı ya da hakkımızdan fazlasını almaya çalışma izni doğmaz. Böyle yaparsak haklıyken haksız duruma düşeriz. Medeniyetsizlik, medeniyetsizlikle düzeltilmez. Haksızlık; haksızlıkla, zulümle, zorbalıkla, hukuksuzlukla telafi edilmez.



Ek olarak, konuyla birebir örtüşmese de bir ilişkisi olduğunu düşündüğüm örnek ise hayvanlara muamele ile ilgili. Bir hayvan tarafından mağdur veya rahatsız edilen insanlarda, o hayvana zulmetme ya da hayvanı öldürme hakkını kendinde görme anlayışı gözlemlerimce çok yaygın ne yazık ki. "Benim yiyeceğime göz diktiyse ona eziyet edebilirim, benim evime/bahçeme girdiyse cezasını kesebilirim, beni sokmaya ısırmaya teşebbüs ettiyse onu öldürebilirim. O da gelmeseydi, girmeseydi, istemeseydi, beni rahatsız etmeseydi!" anlayışı büyük bir zalimlik olmakla birlikte hayvandan insan bilinci ve davranışları beklentisinde olmaktır. Gerek haşereler olsun, gerekse diğerleri her hayvan doğasını yaşar. Acıkırlar, yiyecek ararlar. Yiyeceğin sahipli/sahipsiz olması, senin bahçende ya da tabağında olması onlar için fark etmez. Hayvanlardan, insan düzeyinde bilinçlilik beklentisine  olmak hayvanın -haliyle- hayvanca davranmasına karşı olmaktır. Doğaya, tabiat kanunlarına karşı olmak hatta savaş açmaktır. Kaldı ki bu muamele, bilinç sahibi olan insana bile yapılmamalıdır.

Yorumlar