"Müslüman Noel Kutlamaz" yerine şu sorunlarla
uğraşılsaydı eminim ki Müslümanlar çok başka olurlardı.
"Çam ağacı süslemekle din elden gitmez.
Din ne zaman elden gider biliyor musunuz?
Aklın yerini akılsızlık
Merhametin yerini acımasızlık
Hakkın yerini hukuksuzluk
Adaletin yerini zulüm
Emeğin yerini avanta
Kalitenin yerini ucuzluk
İmanın yerini şirk
İbadetin yerini riya alınca din elden gider."
Yarın bugünden çok farklı bir dünyaya uyanmayacağız evet.
Değişen, bir takvim yaprağı ve gezegenimizin güneş etrafında
bir tam turunu tamamlaması olacak evet.
İşin doğrusu, yeni yıl gelirken bize cebinde hediyeler veya
hüzünlerle de gelmeyecek. Umutlananlara umutlandığı kadar umut, çalışana emeği
kadar yemekle gelecek.
Yeni yıl, dünyada geçen bir yılı daha tamamlamak, yaşlanmak
demek. Kimileri için yeni yıl yeni umutlar, yeni hayaller, yeni heyecanlar,
kimileri için yeni başlangıçlar demek.
Kimse yeni yılın gelişini sevinçle karşılamakla "daha
dinsiz" ya da hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmakla, "Müslüman Noel
kutlamaz" diye haykırmakla "daha dindar" olmuyor.
Bazı grupların Noel’i protesto etmek için yazıp çizdiklerine
bakılırsa 31 Aralık akşamı şunları yapmak haram:
-Televizyon izlemek
- Gülüp eğlenmek
- Çay çerez yemek
- Gece yarısına kadar uyanık kalmak
- Akraba ziyareti yapmak, konu komşu oturmak
- Dışarı çıkıp gezmek
Bu, Allah'ın yasaklamadığını yasaklamak olmuyor mu?
-Televizyon izlemek
- Gülüp eğlenmek
- Çay çerez yemek
- Gece yarısına kadar uyanık kalmak
- Akraba ziyareti yapmak, konu komşu oturmak
- Dışarı çıkıp gezmek
Bu, Allah'ın yasaklamadığını yasaklamak olmuyor mu?
Bazıları Müslümanların yeni yılın gelişini sevinçle
karşılamasını şu an uğraşılacak en büyük sorun ve en büyük tehlike gibi
görüyor. Bu gerçekçi olmayan dertlerle uğraşmaktansa, nefesimizi bu yönde tüketmektense;
Müslümanların gerçekten üzerine düşünmesi, kafa yorup çözüm araması gereken
dertlerden bahsetsek, enerjimizi bunlara harcasak ya biraz.
🔷Dün Bingöl'de Sevgi
Evleri'nde kaldığı, hafta sonu için evine geldiği, evdeki bir tartışmanın
ardından pencereden düşme sonucu yaşamını yitirdiği bildirilen Helin gerçekten
pencereden mi düştü? Helin'in ölümünü incelemekle yükümlü kurumlar hala
açıklama yapmadı. Bu konunun üzerine düşülmesi, aydınlatılması gerekmez mi?
🔷Dün Manisa Turgutlu'da
cezaevinden izinli çıkan Abdürrahim Karazeybek, evli olduğu Gülten Karazeybek'i
20 kez bıçaklayarak ağır yaraladı. G. Karazeybek şu an yaşam mücadelesi
veriyor.
🔷Dün Ankara'da Deniz Ö. hakkında
uzaklaştırma kararı bulunan, boşanmak istediği Dursun Ö. tarafından vurularak
öldürüldü. Çocukları: "Kaç kere polis çağırdık, şikayet ettik. Zamanında
neredeydiniz" diye tepki gösterdi.
🔷Bugün Ankara'da Nazmiye
Koyuncu 2 aylık bebeğinin yanında bıçaklanarak öldürülmüş olarak bulundu.
Bu bahsettiklerim dün ve bugün gerçekleşenler. 2008-2019
yılları arasında 3185, 2019 yılında 365 günde 474 kadın cinayeti işlendi. Bu
sayı ülkenin en büyük sorunlarından görülen terör ve trafik kazaları nedeniyle
yitirilen canların sayısının çok üzerinde. Buna rağmen ülkenin en büyük
sorunları arasında görülmüyor, üzerine düşülmüyor, “Nasıl bitiririz?”e kafa
yorulmuyor. Suçlulara caydırıcı cezalar verilmiyor. Ne söylese din gibi görülen
vaaz verenler gündemine bu konuyu taşımıyor. Bu ülkenin sokaklarında,
evlerinde, evlerinin kapısının önünde kadınların kanı akıyor...
🔷Dün İzmir Torbalı’da daha önce darp ettiği içi beyaz kod veren doktorun
eşini katletti, darp sonrası serbest bırakılan cani. Sağlık Müdürünü de beyaz
koda onay verdiği için katletti. Usulsüz rapor isteyenler, uygun görülen değil
kendi istedikleri ilaçların yazılmasını talep edenler, istediği serumu
taktıramayanlar tarafından son 6 yılda 68.375 sağlık çalışanı şiddete maruz
kaldı. Kadın cinayetlerine “Ama bazı kadınlar da hak ediyor” diyerek akan kanın
her damlasında parmakları bulunan zihniyet bu olaylar karşısında da “Ama bazı
doktorlar da hak ediyor” diyerek şiddeti normalleştirmeye çalıştı. Kimsenin ne
olursa olsun hiçbir koşulda şiddeti, öldürülmeyi “hak” etmeyeceği gerçeği göz ardı
edildi. İlk öğretisi “Önce zarar verme” olan, amacı yaşatmak olan mesleğin
üyeleri sağlıklarından, canlarından oldu. İdealist hayallerle mesleğe
başlayanlar böyle olaylar baş gösterdikçe klinik branşlardan çok hasta görmeyen
branşlara yönelmeye başladı. Cerrahi branşlara olan talepler azaldıkça azaldı. Yurt
dışında çalışma planları kurup daha medeni ortamlarda çalışmayı hayal eden
doktorlar derseniz, böyle olmayanı çok az kaldı. Ülke doktorsuz kalacak böyle
giderse. Sizce de bu çok büyük bir sorun değil mi?
Ülkenin gündeminde daha nice sorun
varken, bunların tartışılıyor olması gerekirken şu an ne tartışılıyor biliyor
musunuz? Müslüman Noel kutlar mı kutlamaz mı? Söyleyeceklerim bu kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder