Gerçekten Canlı mısınız?


Doğadaki canlılar, onların yapıları, yaşam biçimleri bizlere bazı mesajlar veriyor olabilirler. Bu açıdan bakıldığında görmek isteyenler için alınacak çok ders, çıkarılacak çok sonuç vardır.

Örneğin hücreyi mikroskobik düzeyde incelediğimizde karşımıza çıkan hücre zarı - hücre duvarı farkı, canlılık göstergesinin ne olduğuna dair bir mesaj taşımaktadır.


* Hücre duvarı: Hücreyi dış etkenlerden koruyan ölü bir yapıdır. Tam geçirgendir.
* Hücre zarı: Hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı çıkaran katmandır. "Seçici geçirgen" dir ve canlı bir yapıdır.

Seçici geçirgenlik nedir? Hücrenin, önüne gelen her molekülü/maddeyi sorgusuz sualsiz, hesapsız kitapsız içeri almamasıdır. Bu madde hücre için gerekli mi, hücreye zarar verir mi, bunu almam için harcayacağım enerji bana sağlayacağı faydasına değer mi...? Bu sorgulamayı yapan hücre zarı kendi içinde ölçüp tartıp ona göre molekülün hücreye alınmasına ya da hücreden atılmasına karar verir. Hücre zarının bu seçici geçirgenlik özelliği, yapısında bulunan bekçi proteinlerin oluşturduğu küçük porlardan (deliklerden) kaynaklanır. Hücre zarının canlılık göstergesi; ihtiyaç duyduğu maddeleri bir ölçüye göre seçerek almasına, ona zarar verecek maddeleri ise seçerek atmasına dayanır. Peki insandaki canlılık belirtisi nedir?

Örneğin her duyduğunu doğru kabul eden; akıl, mantık, vicdan, tutarlılık, bilim süzgecinden geçirmeyen bir insanın canlılık belirtisi nasıldır?

Hücre zarının seçici geçirgenlik özelliğini kaybetmesi hücrenin çöplüğe dönmesine sebep olur ve hücrenin yaşamsal faaliyetlerini engellediği için hücre bozulur, apoptoza (ölüme) sürüklenir. İnsan zihni ve yüreği de din ile ilgili konularda her duyduğunu doğru kabul ederse sonu ne olur? Hücrede bulunan "por" lar gibi insanların da kendine özgü bilgi süzgeçleri var mıdır? Olmalı mıdır?

İnsanın bilgi süzgeci önce aklı sonra ise Allah'ın gönderdiği ilahi kitaptır. Bir bilginin hakikat olup olmadığını anlamak için bu süzgeçler kullanılmazsa, por yapısı bozulan hücrenin çöplüğe dönmesi gibi insanın aklı ve ruhu da çöplüğe döner.

Nitekim aynı dine, aynı kitaba inandığını iddia eden insanların din konusunda bunca farklı "doğruya" sahip olması ve çelişik bilgilerin aynı anda doğru kabul edilmesi, anlayış ve inanış karışıklığı; bize bu din meselesinin ne derece çöplüğe döndürüldüğünün, Allah'ın gönderdiği saf dinin insan eliyle ne derece bozulduğunun bir göstergesidir.

Yani Allah ile ilgili bildiklerimizin -inandıklarımızın- içinde doğrular olduğu gibi; hurafe, uydurma, iftira niteliğinde bilgiler de olabilir. Bu ayrımı yapabilmek için önce akıl süzgecimizi kullanarak Allah'ın kitabını iyi anlamamız, sonra da Kur'an süzgecini devreye sokmamız gerekir. Yani bir Müslümanın din hakkında yazılmış kitaplardan ilk okuması gerekeni "Kur'an" dır. Kur'an'dan haberi olmayan Müslümanın; duyduklarını, öğrendiklerini bu süzgeçlerden geçirme olanağı yoktur ve akıntıya kapılmış bir yaprak gibi akıntıyla, esen rüzgarlarla her yöne sapabilir, falancanın din diye anlattığı her şeyi Allah'ın hakiki saf dininden sanabilir, kandırılabilir. Kur'an'ı anlayan, Kur'an'ın ne dediği hakkında bilgisi olan birini ise hiçbir söz, hiçbir güç saptıramaz, kandıramaz. 

"Ey iman edenler! Yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışırsanız, O size hakkı batıldan ayırmaya yarayan bir ölçü, yani ahlaki ve manevi planda değerlendirme yeteneği verecek ve kötülüklerinizi silip örtecek, sizi bağışlayacaktır. Çünkü Allah bağış ve cömertliğinde sınırı olmayandır."  8-Enfal/29

"Andolsun size öyle bir kitap indirdik ki, şeref ve itibarınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" 21-Enbiya/10





Yorumlar